Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
- Did you really have to yell that loud?
Tom bana bağırmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to yell at me.
Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- They were all hoarse from shouting.
Bağırmak istemiyorum.
- I don't want to shout.
Bana bağırma tarzından bıktım usandım.
- I'm sick and tired of the way you yell at me.
Tom bana bağırmak zorunda değildi.
- Tom didn't have to yell at me.
Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.
- You don't have to shout. I can hear you.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
- Each house is within shouting distance of another.
O yüksek sesle güvende olduğunu söyledi.
- She shouted that she was safe.
Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.
- They shouted as loudly as they could.
Biri yardım için bağırıyor.
- Someone is shouting for help.
Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- They were all hoarse from shouting.
Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
- Tom was screaming and yelling.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
- Dan was screaming and yelling.
Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
- When we reached the summit, we all yelled out into the void.
Dan çığlık atıp bağırıyordu.
- Dan was screaming and yelling.
Man at the bar cos it was his shout.
... I'D LIKE TO ALSO SEND A SHOUT OUT TO ABNER JOHNSON. ...