Kısa zamanda çok para kazanmak kolay değildi.
- It was not easy to get a lot of money in a short time.
O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
Kısa sürede iyi bir iş kurdu.
- He built up a good business in a short time.
Ben onun kısa sürede ulaşacağına inanıyorum.
- I believe she'll arrive in a short time.
... CROWLEY: Mr. President, we have a really short time for a quick discussion here. ...
... too short time here recognize the need for that change. ...