Diğer polisler kalabalığa ateş etmeye başladı.
- The other policemen began shooting at the crowd.
Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.
- The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
- The pioneers overcame a set of obstacles.
Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım.
- Every time I practice shooting, I miss the target.
Atışın kazara olduğunu düşünüyor musunuz?
- Do you think the shooting was accidental?
Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.
- Shooting from a low angle makes your legs appear longer.
Çekim yaklaşık öğleyin başladı.
- The shooting started around noon.
Onun yapacağını söylediğin gibi o ateş ederek ortaya çıktı.
- He came out shooting, same as you said he would.