Muhteşem bir kıyafet giyiyordu.
- She was wearing a splendid outfit.
Bu harika bir kıyafet.
- That's a great outfit.
Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
- The pioneers overcame a set of obstacles.
Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.