O, oğlunun omuzunu salladı.
- He shook his son by the shoulder.
Biz ağaçtan fındıkları salladık.
- We shook nuts from the tree.
Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
- The pioneers overcame a set of obstacles.
Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.