a season, moment, time or stound

listen to the pronunciation of a season, moment, time or stound
Englisch - Türkisch

Definition von a season, moment, time or stound im Englisch Türkisch wörterbuch

hour
saat

Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar. - The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.

Günde en az yedi saat uyumak zorundayız. - We must sleep at least seven hours a day.

hour
{i} vakit

Ben okula gitmeden önce bir saatlik koşuya vakit ayırdım. - I put in an hour of jogging before I go to school.

hour
vakit zaman
hour
an idle hour boş vakit
hour
bir saatiik yol
hour
ekvatorda on beş derecelik mesafe
hour
hour hand akrep after hours çalışma saatlerinden sonraki zaman
hour
sögen
hour
gök kutuplarından geçen büyük daire
hour
{i} zaman

Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim. - When I was a child, I spent many hours reading alone in my room.

George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu. - George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.

hour
saat dairesi
Englisch - Englisch
hour

My passions from a common spring.

a season, moment, time or stound
Favoriten