Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.
- Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var.
- The store needs more clerks to wait on customers.
Tom mayoyu daha büyük bir bedenle değiştirmeye çalıştı fakat tezgahtar ona izin verilmediğini söyledi.
- Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.
Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor.
- For the time being, she is clerking in a department store.
Babam bir banka memuru.
- My father is a bank clerk.
Memur kaba davranışları gerekçesiyle görevden alındı .
- The clerk was dismissed on the grounds of her rude manners.