Ben denize açılmak istedim.
- I wanted to go sailing.
Tom'un neden gelecek hafta bizimle denize açılmak istemediğini bilmiyorum.
- I don't know why Tom doesn't want to go sailing with us next week.
Yokohama'dan Kobe'ye yelkenli ile gittik.
- We sailed from Yokohama to Kobe.
Gemi yarın 15:00'te Hong Kong'a yelken açacak.
- The ship will set sail for Hong Kong tomorrow at 3 p.m.
Tom yataktaki çarşafları değiştirdi.
- Tom changed the sheets on the bed.
Annem, yatağın üstüne temiz çarşaf koydu.
- My mother put clean sheets on the bed.
Tom küçük yelkenlilere kaptanlık yapmaktan hoşlanır.
- Tom likes to skipper small sailboats.
Hiçbir yelkenli bundan daha hızlı değildir.
- No sailboat is faster than this one.
Tom Mary'ye resmi görünümlü kağıt yaprağı verdi.
- Tom handed Mary an official-looking sheet of paper.
Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.
- I stuck two sheets of paper together with paste.
Gemi burnun etrafını dolaştı.
- The ship sailed around the cape.
Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.
- The ship is about to set sail.
Tom hâlâ Mary ile yelken açmak istiyor.
- Tom still wants to go sailing with Mary.
Ben de seninle yelken açmak için sabırsızlıkla bekliyorum.
- I'm looking forward to going sailing with you.
Polis, cesedi gazeteyle örttü.
- The police covered the body with a sheet.
Tom Mary'ye resmi görünümlü kağıt yaprağı verdi.
- Tom handed Mary an official-looking sheet of paper.
Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.
- I stuck two sheets of paper together with paste.
Nota kağıdını okuyamam.
- I can't read sheet music.
Nota kağıdını okuyabilirim.
- I can read sheet music.
Tom'la deniz yolculuğuna gitmeyi gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to going sailing with Tom.
O teknenin güzel yelkenleri var.
- That boat has pretty sails.
Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.
- God provides the wind, but man must raise the sails.
Ben denize açılmak istedim.
- I wanted to go sailing.
Tom bizimle denize açılmaya gelmek istemiyordu.
- Tom didn't want to come sailing with us.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Let's go for a sail.
We caught three sails today.
... reaction, that's the law of rockets. That's why we have rockets that can sail into outer ...
... Although Columbus is looking for a new way to sail to lndia, ...