Bu karar onun gelecekteki mesleğini belirtecektir..
- This decision will reflect on his future career.
Kararı öğretmenimize bırakalım.
- Let's leave the decision to our teacher.
Bir karar almak zorundayız.
- We have to make a decision.
Karar almakta zorlanıyorum.
- I have trouble making decisions.
Yargıçlar bir karar verdiler.
- The judges made a decision.
Birçok kişi yargıcın kararı ile aynı fikirde değildi.
- Many people disagreed with the judge's decision.
Maria sonuçları unutarak her zaman aceleci kararlar veriyor.
- Maria is always making hasty decisions, forgetting about the consequences.
Hem baban hem de ben senin kararın sonuçlarını anlıyoruz.
- Both your father and I understand the consequences of your decision.
Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var.
- There's growing anger over the government's decision.
Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.
- Students have been protesting against the government's decision.