Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
- A person's heart is approximately the same size as their fist.
Tom eskisi gibi aynı adam değil.
- Tom isn't the same man he used to be.
Ben hâlâ eskisi gibi aynı kişiyim.
- I'm still the same person I used to be.
Birkaç olası çeviri olduğunu anlarsanız benzer cümleleri not edin, çünkü aynı dilde birkaç çeviri ekleyebilirsiniz.
- If you feel there are several possible translations, note that for the same sentence, you can add several translations in the same language.
Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!
- Those two aren't similar. They're the same.
Yerinde olsam, böyle zor bir durumda aynı şeyi yaparım.
- If I were you, I would have done the same thing in such a difficult situation.
Yerinde olsam, aynı şeyi yaparım.
- Were I in your place I would do the same thing.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
- A lot of people feel the same way Tom does.
Herkes aynı şekilde düşünüyor.
- Everyone thinks the same way.
Hep aynı dizeleri çalarsan monotonluk gelişir.
- Monotony develops when you harp on the same string.
Aynısı benim sınıf için de geçerlidir.
- The same applies to my class.
Senin aldığın kameranın aynısını aldım.
- I have bought the same camera as you have.
Blue-Collar Man: The same.