Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi.
- Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.
Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
- I thought you didn't like romance movies.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Aşk ilişkisi hakkında bana güvendi.
- He confided in me about his love affair.
Sami'nin online bir aşk ilişkisi vardı.
- Sami had a love affair online.
Bütün ulusal Latin dillerini öğrendim.
- I have studied all the national Romance languages.
İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- English is full of Romance words.
İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- English is full of Romance words.