Yaşlı adam çocuğa barınak verdi.
- The old man gave the child shelter.
O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.
- He brought food to his guest and provided him shelter.
İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
- People devised shelters in order to protect themselves.
Keçiler ıslanmayı sevmez, koyun ve diğer hayvanlardan daha çabuk sığınak ararlar.
- Goats do not like getting wet and will seek shelter quicker than sheep and other livestock.
Ben bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldım.
- I had to take shelter under a tree.
Onlar yağmurdan sığınmak için bir yer aradı.
- They looked for a place to take shelter from the rain.
Sığınma için acil bir ihtiyaç vardır.
- There is an urgent need for shelter.
Onlar yağmurdan sığınmak için bir yer aradı.
- They looked for a place to take shelter from the rain.
İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
- People devised shelters in order to protect themselves.
Tom yağmurdan korunmak için sığınak aradı.
- Tom sought shelter from the rain.
Evsiz, serin sağanaktan korunmak için sığınak aradı.
- The homeless sought shelter from the chilly shower.
Tom korunaklı bir hayat yaşıyordu.
- Tom lived a sheltered life.
Esaret altındaki hayvanlar uzun, korunaklı, canlı yaşarlar, oysa vahşi halde onlar canlı olarak yenilme tehlikesindedirler.
- Animals in captivity live long, sheltered lives, whereas in the wild they are in constant danger of being eaten alive.
Asker sipere sığındı.
- The soldier took shelter in the foxhole.