Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.
- A group of scientists stood by, ready to record the experiment.
Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.
- The biologists used a hydrophone to record whale calls.
Dün gece bazı plakları dinledim.
- I listened to some records last night.
Ben onun plaklarından bazılarını dinledim.
- I listened to some of his records.
Bir iş adamı olarak iyi bir sicile sahip.
- He has a good record as a businessman.
Tom mükemmel bir sicile sahiptir.
- Tom has a perfect record.
Bu kayıt cihazı yeni değil.
- This tape recorder is not new.
Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
Bu konuşmayı kaydetmemin bir sakıncası var mı?
- Would you mind if I record this conversation?
Kamera hiçbir şey kaydetmedi.
- The camera recorded nothing.
Belge kayıtları savaşın 1700 yılında patlak verdiğini yazıyor.
- The document records that the war broke out in 1700.
Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.
- This year unemployment will reach record levels.
O, üçlü atlamada yeni bir rekor kıracağından emin.
- He is sure to set a new record in the triple jump.
Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
- The conversation was secretly recorded and used as evidence.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.
- Food prices are at their highest level since the United Nations Food and Agriculture Organization began keeping records in 1990.
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
Aşağıda verilen boşluğa seri numarasını kaydet.
- Record the serial number in the space provided below.
Birkaç cümle kaydetti.
- She recorded a few sentences.
Yeni bir rekor kırması, onun şöhretini artırdı.
- Setting a new record added to his fame.
Kayıtlarımız henüz ödeme yapmadığınızı göstermektedir.
- Our records show that you haven't paid yet.
İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.
- The UK employment rate is at a record high.
Sami üniversite kayıtlarını tahrif ediyordu.
- Sami was falsifying his university records.
Bunu üniversite radyosunda anlatabilirsin. Her şeyden önce onlar aslında kayıtları çalarlar; ikinci olarak onları yanlış hızda çalmaya devam ederler.
- You can tell this is college radio. First of all, they actually play records; secondly, they keep playing them at the wrong speed.
I still like records better than CDs.
The tourist's photographs and the tape of the police call provide a record of the crime.
The team set a new record for most points scored in a quarter.
I wanted to record every detail of what happened, for the benefit of future generations.
... more money for their employers. For the record, scientific management is about as scientific ...
... ELON MUSK: Just for the record, we are not taking over NASA. ...