a real entity, event or other fact

listen to the pronunciation of a real entity, event or other fact
Englisch - Türkisch

Definition von a real entity, event or other fact im Englisch Türkisch wörterbuch

reality
{i} gerçeklik

Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür. - Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.

Gerçeklik yeterince hayal gücü ile yenilebilir. - Reality can be beaten with enough imagination.

reality
asıl
reality
gerçekçilik
reality
{i} gerçek

Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür. - Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.

Hayali gerçekten ayıramıyor musun? - Can't you divorce fantasy from reality?

reality
gerçek/gerçeklik
reality
{i} realite
reality
{i} gerçekte var olan şeyler
reality
{i} hakikat

Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder. - You should face up to the reality.

Tom hakikatten habersiz. - Tom is out of touch with reality.

Englisch - Englisch
reality

The ultimate reality of life is it ends in death.

a real entity, event or other fact
Favoriten