Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere.
- You are living a dream, and the dream is about to end.
Öyle sona ermek zorunda değildi.
- It didn't have to end like that.
Tom buna bir son vermek istiyor.
- Tom wants to end this.
Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
- I want to put an end to the quarrel.
Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar.
- They had just fought a war to end British rule.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Dersin bitimine kadar sadece on dakika var.
- There are only 10 minutes left until the end of the lesson.
O, filmin bitiminde çok farklı.
- She's very different at the end of the movie.
Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti.
- Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.
Saat kaçta dersiniz biter?
- At what time does your class end?
İyi başlayan iyi biter.
- A good beginning makes a good ending.
Başlangıcı olanın sonu da vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Tatil bitmek üzeredir.
- The vacation is close to an end.
Bu iş iyi bitmeyecek.
- This is not going to end well.
For some people, knowledge is a means to an end; for others, it is an end in itself.