Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
O, mükemmel bir centilmendir.
- He is a perfect gentleman.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
O, Amerikalı bir beyefendi değil mi?
- Isn't he an American gentleman?
O mükemmel bir beyefendi.
- He is a perfect gentleman.
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Sir Harold is a fine English gentleman.
Bay Hawk nazik bir beyefendidir.
- Mr. Hawk is a kind gentleman.
O bir bayan olduğu için, bu yüzden o bir beyefendi.
- As she is a lady, so he is a gentleman.
Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
- You're a gentleman and a scholar.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
- He described the man as a model gentleman.
Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.
- The gentleman was killed by a slave in revolt.