Espirili bir anekdot ile dersine başladı.
- He began his lecture with a humorous anecdote.
Dedemin anekdotlarını seviyorum.
- I love my grandfather's anecdotes.
Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.
- Her anecdotes amuse us all.
Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.
- My grandfather tells hundreds of anecdotes.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.
- My grandfather tells hundreds of anecdotes.