Anahtarların tezgahın üzerinde.
- Your keys are on the counter.
Tom tezgaha gitti ve her ikimiz için bir içki aldı.
- Tom went to the counter and bought us both a drink.
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Tokmağı saat yönünün tersine çevirin.
- Turn the knob counterclockwise.
Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.
- Your idea runs counter to our policy.
O tamamen ters etkili olurdu.
- That would be counterproductive.