a person who loves another person, a sweetheart

listen to the pronunciation of a person who loves another person, a sweetheart
Englisch - Türkisch

Definition von a person who loves another person, a sweetheart im Englisch Türkisch wörterbuch

lover
{i} aşık

İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler. - The two lovers sat face to face, drinking tea.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar. - If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.

lover
yar
lover
sap
lover
(Argo) anoş
lover
hasta
lover
seks arkadaşı
lover
tutkun
lover
seven kimse
lover
{i} sevgili

Tom çok iyi bir sevgili değil. - Tom is not a very good lover.

Onu çok iyi bir arkadaş olarak düşünebilirim fakat onu bir sevgili olarak düşünemem. - I can think of him as a very good friend, but I can't think of him as a lover.

lover
{i} âşık, sevgili, yâr, dost
lover
lover of art sanat aşığı
lover
{i} meraklı
lover
sever

Gençliğimden beri bir spor sever oldum. - I have been a lover of sports since I was young.

Ben bir kedi severdim. - I used to be a cat lover.

lover
{i} hayran
lover
{i} dost

Fransızlar Almanlardan daha iyi dostlar. - The French are better lovers than the Germans.

Englisch - Englisch
lover
a person who loves another person, a sweetheart
Favoriten