Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
- I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Kadınlar bir azınlık değildir.
- Women are not a minority.
Sergi ufak bir skandala neden oldu.
- The exhibition caused a minor scandal.
Ufak detaylar hakkında endişelenme.
- Don't worry about the minor details.
Bu sadece küçük bir başarısızlık.
- It's only a minor setback.
Giremezsin, çünkü sen bir küçüksün.
- Because you're a minor, you can't enter.
Almanya'da 18 yaşından küçükseniz reşit olmayan bir kimsesinizdir.
- In Germany you're a minor if you're younger than 18 years old.
Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
- The law prohibits minors from smoking.