a person or thing that causes enjoyment

listen to the pronunciation of a person or thing that causes enjoyment
Englisch - Türkisch

Definition von a person or thing that causes enjoyment im Englisch Türkisch wörterbuch

pleasure
{i} haz
pleasure
{i} keyif

Bu kitap sana büyük keyif verecek. - This book will give you great pleasure.

Okumak, yaşamın büyük keyiflerinden biridir. - Reading is one of life's great pleasures.

pleasure
zevk

O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor. - He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.

Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir. - To swim in the ocean is my greatest pleasure.

pleasure
It is a pleasure Benim için bir zevktir
pleasure
{i} sevinç

Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu. - Maria's eyes lightened with pleasure.

pleasure
zevk vermek
pleasure
sefa
pleasure
lezzet sevinç
pleasure
(isim) zevk, haz, sevinç, keyif, memnuniyet, istek, irade
pleasure
at pleasure isteğe göre
pleasure
do the pleasure of lütfunda bulunmak
pleasure
zevk almak
pleasure
{i} irade
pleasure
{i} istek
pleasure
{i} lütuf, şeref: May I have the pleasure of this dance? Bu dansı bana lütfeder misiniz? Will you do me
pleasure
{i} (Felsefe) haz
Englisch - Englisch
pleasure

The puppy was a pleasure.

a person or thing that causes enjoyment

    Silbentrennung

    a per·son or thing that causes en·joy·ment

    Türkische aussprache

    ı pırsın ır thîng dhıt kôzîz encoymınt

    Aussprache

    /ə ˈpərsən ər ˈᴛʜəɴɢ ᴛʜət ˈkôzəz enˈʤoimənt/ /ə ˈpɜrsən ɜr ˈθɪŋ ðət ˈkɔːzɪz ɛnˈʤɔɪmənt/
Favoriten