O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
- He came only as a witness to the light.
O cinayete tanıklık etti.
- He witnessed the murder.
Onu şahit gösteremeyiz.
- We can't produce him as a witness.
Aslında trafik kazasına şahit olmadım.
- Actually, I did not witness the traffic accident.
Biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz.
- We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.
Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
- Our only witness is refusing to testify.