İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.
- It is difficult to find a well paid permanent job.
Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
- Tom has no permanent address.
Herkes kalıcı barış istiyor.
- Everybody wants permanent peace.
Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.
- Mrs. Brown warned Beth that if she didn't eat properly she would be permanently overweight.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Permakültür, ekolojik tasarımın bir dalıdır.
- Permaculture is a branch of ecological design.
Nothing in this world is truly permanent.
... our planet has a moon and permanent oceans, ...
... It won't just be some type of permanent colony on Mars? ...