Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Odada 2 tane pencere var.
- The room has two windows.
Dün camı kıran Tom idi.
- It was Tom that broke the window yesterday.
Tom pencere camını kırdı.
- Tom broke the window pane.
O belirsiz bir süre için bir akıl hastanesine gönderildi.
- She was sent to a psychiatric hospital for an indefinite period of time.
Dan çok kısa bir süre için Linda'yla flört etti.
- Dan dated Linda for a very short period of time.
Vitrindeki elbise gözüme takıldı.
- The dress in the window caught my eye.
Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
- She stopped looking at the show window.
Hava güzel olduğu zaman, Tom her zaman pencerelerini açık bıraktı.
- When the weather was nice, Tom always left his windows open.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
launch window; window of opportunity.