O, bir oturuşta on kutu mısır gevreğini bitirebilir.
- He can finish ten boxes of corn flakes in one sitting.
Karanlıkta burada yalnız oturarak ne yapıyorsunuz?
- What're you doing sitting here alone in the dark?
Bütün gün ofiste oturarak çok egzersiz yapmam.
- I don't get much exercise sitting in the office all day.
Tom oturma odasında oturmuş, çamaşırları katlıyordu.
- Tom was sitting in the living room folding laundry.
Ziyaretçilerimiz oturma odasında oturuyor.
- Our visitors are sitting in the living room.
Masanın diğer ucunda oturan adam kim?
- Who is the man sitting at the other end of the table?
Bir bankta oturan yaşlı bir adam var.
- There is an old man sitting on a bench.
The Queen had three sittings for her portrait.