Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- I want to buy a pair of ski boots.
Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
- You should take another pair of glasses when you go abroad.
Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler.
- The boys and girls paired off for the dance.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
- This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
Öğretmen öğrencilerin ikili grup halinde diyaloğu patik yapmalarını istedi.
- The teacher asked the students to practice the dialogue in pairs.
Babam bana bir çift eldiven aldı.
- Father bought me a pair of gloves.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Erkekler ve kızlar dans için eşleştiler.
- The boys and girls paired off for the dance.
Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.
- This is why Tatoeba is multilingual. But not that kind of multilingual. Not the kind where languages are simply being paired up together, and where some pairs are left behind.
She's got a gorgeous pair.
The wedding guests were paired boy-girl and groom's party-bride's party.
A pair is harder to drive than two mounts with separate riders.
Spouses should make a great pair.
but not a pair of cymbals.
I couldn't decide which of the pair of designer shirts I preferred, so I bought the pair.
... So all of our competition here on stage will get a pair of ...
... So if you look under your seat, you get a pair of ...