Bu sana keder getirecektir.
- This will bring you to grief.
Zaman en güçlü kederi yumuşatır.
- Time tames the strongest grief.
Keder en kötü acılardan biridir.
- Grief is one of the worst sufferings.
Acılar ha demeyle dinmez.
- You cannot put time limits on grief.
Onun konuşması onu üzüntüsünden uzaklaştırdı.
- His talk distracted her from grief.
Çocuğu öldükten sonra, o üzüntüden neredeyse çıldırdı.
- She went nearly mad with grief after the child died.
O felaketten kurtulmaya çalışmak yerine kederi içinde debeleniyor gibi görünüyordu.
- She seemed to be wallowing in her grief instead of trying to recover from the disaster.