a meeting with a lover or potential lover, or the person so met

listen to the pronunciation of a meeting with a lover or potential lover, or the person so met
Englisch - Türkisch

Definition von a meeting with a lover or potential lover, or the person so met im Englisch Türkisch wörterbuch

date
tarih

Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi.. - My water broke on the evening of the predicted birth date.

Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum. - I'd like to change the date to tomorrow night.

date
hurma/flör
date
{f} tarih koy
date
arkadaş

Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var. - I have a date tonight with an old girlfriend.

Erkek arkadaşım ve ben ilk buluşmamızda seks yaptık. - My boyfriend and I had sex on the first date.

date
hurma

Hurmayı bademle beraber yemeyi severim. - I like to eat a date with almonds.

Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı​​? - Which do you prefer, raisins, prunes or dates?

date
flört etmek

Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu. - Sami wanted to date Layla.

date
(Aİ) flört
date
{i} flört, flört edilen kişi
date
{f} bayatlamak
date
{f} zamanını belirlemek
date
{f} eskimek
date
{f} eskiden kalmak
date
tari

Piknik için tarih belirleyelim. - Let's fix the date for the picnic.

Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum. - I'd like to change the date to tomorrow night.

date
{f} tarih koymak, tarih atmak
date
It dates from a thousand Milâttan bin sene evvelden kalma bir eserdir
date
(fiil) tarih atmak, zamanını belirlemek; çıkmak (Argo), flört etmek, buluşmak; eskiden kalmak, eski bir tarihten geliyor olmak, eskimek; bayatlamak
date
{f} tarihlendirmek
date
{f} buluşmak

Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz. - Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.

Dan, Linda ile buluşmak bile istemiyordu. - Dan didn't even want to date Linda.

date
{i} vade
Englisch - Englisch
date
a meeting with a lover or potential lover, or the person so met
Favoriten