a mechanism or machine; the means by which something happens

listen to the pronunciation of a mechanism or machine; the means by which something happens
Englisch - Türkisch

Definition von a mechanism or machine; the means by which something happens im Englisch Türkisch wörterbuch

works
(Askeri) bayındırlık
works
asar
works
(Askeri) tahkimat
works
{i} fabrika

Babam bir fabrika için çalışmaktadır. - My father works for a factory.

Tom büyük bir fabrika için çalışıyor. - Tom works for a large factory.

works
{i} çalışmalar

Picasso'nun çalışmalarını severim. - I like the works of Picasso.

Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim. - This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.

works
{i} eserler

Tom'un eserlerde çok sayıda projesi var. - Tom has a lot of projects in the works.

Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir. - This book is one of the poet's best works.

works
{i} tesis

O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor. - He works for a plumbing company.

Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta. - The concrete mixing plant is just a mile from the worksite.

works
{i} yapıtlar
works
{i} atölye

Atölyesinde bir tablo yapıyor. - He's making a table in his workshop.

Ben atölyede çalışıyorum. - I am working at the workshop.

works
work işle/çalıştır/çalış
works
{i} imalathane
works
{i} işler

Birisi işleri baltaladı. - Someone's put a spanner in the works.

Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir. - The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.

works
parça/eser/iş
works
{i} yapı

O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır. - It works exactly as advertised.

Öğretmenlik yapıyor ama aslında bir vampir. - He works as a teacher, but actually he's a vampire.

works
(Askeri) TAHKİMAT: Bak. "fortification"
works
{i}

Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir. - The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.

O, eniyi bu işi yapar. - He works best at this job.

works
{i} istihkâm
Englisch - Englisch
works

A stray wrench can really gum up the works.

a mechanism or machine; the means by which something happens
Favoriten