Ağacın altında bir yığın kozalak vardı.
- There was a pile of pinecones under the tree.
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Çantalar onun arkasında yığıldı.
- The bags were piled up behind him.
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
O bir hatalar kitlesi.
- He is a mass of faults.
Bulut bir buhar kitlesidir.
- A cloud is a mass of vapor.
a pile of wood.