Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.
- Tom put a pile of letters on Mary's desk.
Ağacın altında bir yığın kozalak vardı.
- There was a pile of pinecones under the tree.
Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.
- Tom put a pile of letters on Mary's desk.
Çantalar onun arkasında yığıldı.
- The bags were piled up behind him.
O bir hatalar kitlesi.
- He is a mass of faults.
Bulut bir buhar kitlesidir.
- A cloud is a mass of vapor.
a pile of wood.