O Taro'nun erkek kardeşi.
- He is Taro's brother.
Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- My little brother is watching TV.
Erkek kardeşim, ben kadar büyük.
- My brother is as large as I.
Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- My little brother is watching television.
Tom Mary'nin kayınbiraderidir.
- Tom is Mary's brother-in-law.
Kayınbiraderim önemsiz konulardan kolayca sinirlenir.
- My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.
İki erkek kardeş birlikte seyahat için gitti.
- Two brothers went to travel together.
Erkek kardeşler gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi birlikte öleceğiz.
- We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.