Fakat ben sana inanmıyorum Chuck ve de senin arkadaşlarına!
- Ama Chuck, sana ve arkadaşlarına inanmıyorum!
I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
- Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
We have the extra-large size, but not in that color.
- Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
Tom wanted to give Mary a goodbye kiss. However, she backed away.
- Tom Mary'ye bir hoşça kal öpücüğü vermek istedi ama Mary geri çekildi.
Her only purpose in life was to get rich.
- Onun hayattaki tek amacı zengin olmaktı.
I accept, but only under one condition.
- Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
Love isn't blind, but it's often stupid.
- Aşk kör değildir ama çoğu zaman aptaldır.
Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things.
- Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.
He promised to come, but hasn't turned up yet.
- O gelmek için söz verdi, ama henüz dönmedi.
Tom promised to come, but hasn't showed up yet.
- Tom gelmek için söz verdi, ama henüz gelmedi.