a location or position

listen to the pronunciation of a location or position
Englisch - Türkisch

Definition von a location or position im Englisch Türkisch wörterbuch

place
{i} yer

Kendini benim yerime koy. - Put yourself in my place.

Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi? - You know many interesting places, don't you?

place
{i} ev
place
{f} görevlendirmek
place
{i} sorumluluk
place
place card davetlilerin sofradaki yerlerini gösteren kart
place
place kick saha üzerin
place
atamak
place
tanımak
place
oturacak yer
place
çıkarmak

Beni bu yerden çıkarmak zorundasın. - You've got to get me out of this place.

place
vermek (para)
place
bırakmak
place
{i} statü
place
önem vermek
place
konum

Bana ne yapacağımı söylemek onun konumu değil. - It's not his place to tell me what to do.

place
saymak
place
yapılması gereken şey
place
{i}

Belirli işlemler gerçekleşlmeyecek gibi görünüyor. - It seems that certain operations cannot take place.

Bu işlek bir yer gibi gözüküyor. - This seems to be a busy place.

place
yerleştir(mek)
place
küçük sokak veya meydan
Englisch - Englisch
place
placement
a location or position

    Silbentrennung

    a lo·ca·tion or po·si·tion

    Türkische aussprache

    ı lōkeyşın ır pızîşın

    Aussprache

    /ə lōˈkāsʜən ər pəˈzəsʜən/ /ə loʊˈkeɪʃən ɜr pəˈzɪʃən/
Favoriten