a limit, border, boundary, side, edge

listen to the pronunciation of a limit, border, boundary, side, edge
Englisch - Türkisch

Definition von a limit, border, boundary, side, edge im Englisch Türkisch wörterbuch

confine
{f} sınırlamak
confine
{f} to -e hapsetmek, -e kapatmak
confine
sınırlar içinde korumak
confine
kısıtlamak
confine
sınırlandırmak
confine
sınır koymak
confine
{f} hapset

Bir fırtına onları eve hapsetti. - A storm confined them to the house.

Onları nereye hapsettin? - Where did you confine them?

confine
kapatmak
confine
loğusa halinde
confine
{f} loğusa olmak
confine
(fiil) sınırlamak, tutmak, hapsetmek, kapamak; loğusa olmak
confine
{f} hapsetmek
confine
{f} kapamak
confine
{f} to -e hasretmek
confine
confined sınırlanmış
confine
kuşatmak
confine
kapat/sınırlandır
Englisch - Englisch
{n} confine