Aslında o oynak bir kadın.
- Actually she is a loose woman.
O gevşek bir ceket giyiyor.
- She's wearing a loose coat.
Sözleşme oldukça gevşek.
- The contract was rather loose.
Bu ceket üzerimde bol görünüyor.
- This coat looks loose on me.
Bu bana biraz bol geliyor.
- This is a bit too loose around my waist.
O, serbest bir hayat yaşadı.
- He has led a loose life.
Köpekleri serbest bırakma.
- Don't set the dogs loose.