Ağacın altında bir yığın kozalak vardı.
- There was a pile of pinecones under the tree.
Tom odasının köşesindeki elbise yığını üzerine kirli çoraplarını attı.
- Tom threw his dirty socks on the pile of clothes in the corner of his room.
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Bu otomobil bir çöp yığını.
- This car is a pile of rubbish.