O aslında serbest piyasa sistemini destekledi.
- He basically supported the free market system.
Bu, piyasadaki en iyi amplifikatör.
- This is the best amplifier on the market.
Çarşıdaki bir arkadaş, sandıktaki paradan daha iyidir.
- A friend in the market is better than money in the chest.
Kahve için büyük bir pazar var.
- There is a big market for coffee.
O, pazarlama bölümü yöneticisidir.
- He is the manager of the marketing department.
Tom bit pazarında birkaç iyi alışveriş buldu.
- Tom found a few good deals at the flea market.
Tom şu anda alışverişe mi gidiyor?
- Is Tom going to the market right now?
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.
- The stock market crash of October 1987 in New York is still vividly remembered.
O, satmak için sığır besler.
- He breeds cattle for market.
İthalatlar için pazarlar geliştirmek için epeyce çaba sarfedilmektedir.
- Many efforts have been make to develop market for imports.
O, pazarlamada çalışır.
- She works in marketing.
We believe that the market for the new widget is the older homeowner.