Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
Neredeyse her ailede televizyon var.
- Practically every family has a TV.
O büyük bir aileye ait.
- He belongs to a big family.
Çin'de önce soyadımızı sonra adımızı koyarız.
- In China, we put our family name first, then our name.
Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.
- Their family name is written on their mailbox.
Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
- We will divide the large area of family land equally between our children.
Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum. dediğini duyduk.
- Not long ago we heard a father say in the presence of his large family, I don't want any of my boys to be lawyers.
O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.
- That poor family lives from hand to mouth every month.
Sami ailesini kandırdı.
- Sami fooled his family.