Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
Bir grup çete parayı çaldı.
- A group of gangsters stole money.
Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
- The good team spirit in the work group is valued positively.
Mary'nin elbiseleri tipine ve rengine göre gruplandırılmış.
- Mary's clothes are grouped by type and color.
İtalyanca fiiller üç çekim halinde gruplandırılır.
- Italian verbs are grouped into three conjugations.
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
- We came together to form a group.
Sınıf dört gruba ayrıldı.
- The class was divided into four groups.
Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- The team was divided into smaller groups.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
- Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
Sürpriz, sürpriz: Tom ve onun kohortu.
- Surprise, surprise: it's Tom and his cohort.
O grupla bağlantıları kesmelisin.
- You should cut off your connections with that group.
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
... that allows you to benefit from group rates that are typically 18 percent lower than if ...
... for. We spent an enormous amount of energy as a group, devoting ourselves to stopping ...