a great number, quantity, or sum; as, a sight of money

listen to the pronunciation of a great number, quantity, or sum; as, a sight of money
Englisch - Türkisch

Definition von a great number, quantity, or sum; as, a sight of money im Englisch Türkisch wörterbuch

sight
{i} görünüş

Kanın görünüşüne asla dayanamadım. - I never could stand the sight of blood.

Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı. - The sight of fresh lobster gave me an appetite.

sight
(Kanun) ibrazında
sight
(Kanun) vadesiz
sight
bakış

Onun Shibuya bakışını yakaladım. - I caught sight of her at Shibuya.

Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var. - Our peoples have more in common than can be seen at first sight.

sight
(Askeri) gözlem yapmak
sight
görüş

Ben ilk görüşte ona âşık oldum. - I fell in love with her on first sight.

Adam ilk görüşte âşık oldu. - The man fell in love at first sight.

sight
nişan almak
sight
düşünce

Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi. - Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.

sight
göz erimi
sight
{f} (aranan birini/bir şeyi) görmek
sight
{i} çoğ. görülecek yerler, turistik yerler
sight
görülecek şey
sight
(fiil) görmek, gözlemlemek, gözlemek, bakmak, nişan almak, hedeflemek, ibraz etmek (çek vb.)
sight
{i} nişangâh
sight
{i} görüş, görme yetisi
sight
{f} bakmak
sight
{i} hal

Dün, halam görüşünü yeniden kazandı. - Yesterday, my aunt regained her sight.

Görünürde hâlâ bir son yok. - There's still no end in sight.

Englisch - Englisch
sight
a great number, quantity, or sum; as, a sight of money
Favoriten