Paranın görünüşü onu çalmaya teşvik etti.
- The sight of the money tempted him into stealing.
Görünüşte şaşırmış gibi duruyordu.
- She stood astonished at the sight.
Bir köpeğin sadece bakışı onu korkuttu.
- The mere sight of a dog made her afraid.
Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
Ben ilk görüşte ona âşık oldum.
- I fell in love with her on first sight.
İlk görüşte ona âşık oldun mu?
- Did you fall in love with her at first sight?
Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
- Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
Görünürde hâlâ bir son yok.
- There's still no end in sight.