Englisch - Türkisch
Definition von a grassy basin surrounded by mountains im Englisch Türkisch wörterbuch
- park
- {f} park etmek
Kanuna aykırı park etmekten, ona 5.000 yen ceza verdiler.
-They fined him 5,000 yen for illegal parking.
Tom blokun etrafını dolaştı ve park etmek için bir yer buldu.
-Tom circled the block looking for a place to park.
- park
- {i} park
- park
- yeşil alan
- park
- (Bilgisayar) beklet
- park
- koymak
- park
- {f} park et
Tom Mary'ye başka bir yerde park etmesini söyledi.
-Tom told Mary to park somewhere else.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
-Tom doesn't like it when people park in front of his house.
- park
- bırakmak
- park
- {i} koruma altına alınmış arazi
- park
- {f} parketmek
- park
- (Askeri) PARK ETMEK: Top ve araçları garnizonda veya kampta muntazam bir şekilde tertiplemek
- park
- ordu mühimmatının biriktirildiği yer
- park
- bir araya biriktirmek
- park
- (isim) park, futbol sahası [brit.], koruma altına alınmış arazi, otopark, spor alanı
- park
- {i} futbol sahası [brit.]
- park
- vahşi hayvanlar için çitle ayrılmış geniş saha
- park
- {i} otopark
Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
-Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
Tiyatronun arkasında bir otopark var.
-There is a parking lot behind the theater.
- park
- arabayı park etmek
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von a grassy basin surrounded by mountains im Englisch Englisch wörterbuch
- park
a grassy basin surrounded by mountains
Silbentrennung
a gras·sy ba·sin surrounded by Moun·tainsTürkische aussprache
ı gräsi beysın sıraundıd bay mauntınzAussprache
/ə ˈgrasē ˈbāsən sərˈoundəd ˈbī ˈmountənz/ /ə ˈɡræsiː ˈbeɪsən sɜrˈaʊndəd ˈbaɪ ˈmaʊntənz/
Resimler
Favoriten