Bahçede bir tavşan koşuyor.
- A rabbit is running in the garden.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Park içinde bir heykel bahçesi var.
- There's a sculpture garden inside the park.
Tepeler, küçük bir müze, bir park ve büyük bir kilise vardır.
- There are hills, a little museum, a public garden and a big church.
Meyve bahçesi uzmanı bir elma tomurcuğunu kök gövde üzerine aşıladı.
- The orchardist grafted an apple bud onto the rootstock.
Bahçeyi kim tahrip etti?
- Who destroyed the garden?
Köpek çitin üzerinden bahçeye atladı.
- The dog jumped over the fence into the garden.
Onu bahçede armutları çalarken yakaladım.
- I caught him stealing pears in the orchard.
Meyve bahçenizde kaç tane elma ağacı var?
- How many apple trees are there in your orchard?
Onlar meyve bahçemi soydular.
- They robbed my orchard.
Meyve bahçenizde kaç tane elma ağacı var?
- How many apple trees are in your orchard?
Babamın bir dinlenmeye ihtiyacı var. O üç saattir bahçede çalışmaktadır.
- Dad needs to take a rest. He's been working in the garden for three hours.
Tom bahçede çalışırken uzun kollu giyer.
- Tom wears long sleeves when working in the garden.
Onu bahçede çalışırken buldum.
- I found him working in the garden.
garden shed (= a shed in a garden).
garden of microphones, which stuck up like metal flowers in her face.
UK equivalent)I love to do gardening.
My father's in the garden.
- My father is in the garden.
There are no roses in the garden.
- There aren't any roses in the garden.
... OBAMA: That's what I said. ROMNEY: You said in the Rose Garden the day ...
... in the Rose Garden and I told the American people in the world that we are going to find ...