Senin şekerli çöreklerinin kauçuk kıvamına sahip olduğunu söylediğim için üzgünüm.
- I'm sorry to say that your madeleines have the consistency of rubber.
Kauçuk kauçuk ağacının özünden imal edilir.
- Rubber is made from the sap of the rubber tree.
Bu sabah cebime koyduğumda bu lastik bandın işe yarayacağını asla düşünmedim.
- I never thought this rubber band would come in handy when I put it in my pocket this morning.
Tom ve Mary her ikisi de lastik eldiven giyiyorlardı.
- Tom and Mary were both wearing rubber gloves.
Üzgünüm, bir prezervatif olmadan onu yapmayacağım.
- Sorry, I won't do it without a rubber.
Silgini kısa süreliğine ödünç alabilir miyim?
- Can I borrow your rubber for a moment?
Kalemliğimde bir silgim var.
- In my pencil case, I have a rubber.
Sentetik kauçuğa allerjim var.
- I'm allergic to synthetic rubber.
Birkaç hafta sonra, doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene çıkışı yaptı.
- After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber.