O yeni planı protesto etti.
- He protested against the new plan.
Protestocular hükümetten reform talep etti.
- The protesters demanded government reform.
O, protesto etmek için ağzını açmadı.
- He didn't open his mouth to protest.
Amerikan işçileri protesto etmeye başladı.
- American workers began to protest.
Göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar patlak verdi.
- Violent clashes broke out between the protesters and the police.
O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
- He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.
- He submitted his resignation in protest of the company's policy.
Güney'in protesto etmek için iyi bir nedeni olduğunu söyledi.
- He said the South had good reason to protest.
Muhtemelen insanların gösterilere protesto etmek için değil, sadece kendilerini göstermek için gittiklerini demek istiyor.
- He probably meant that people only go to demonstrations to show themselves and not to protest.