Bizi izleyen birini görmedim.
- I didn't see anybody following us.
O, arkasında izleyen köpeği ile yürüyüşe çıktı.
- He went out for a walk, with his dog following behind.
Bizi takip edeni görmüyor musun?
- Don't you see who's following us?
Galiba bizi takip edeni biri var.
- I think there's somebody following us.
İzleyici salonu doldurdu.
- The audience filled the hall.
İngilizce uluslararası bir izleyici kitlesiyle konuşurken, oldukça sık tercih edilen bir dildir.
- English is quite often the language of choice when speaking to an international audience.
Bütün seyirciler heyecanlandı.
- All the audience was excited.
Seyircilerden bir tezahürat yükseldi.
- A cheer went up from the audience.
Titanik filmi tüm dünyada izleyicilere taşındı.
- The movie Titanic moved audiences around the world.
Bu film tüm dünyada izleyicilere taşındı.
- This film moved audiences around the world.
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacım var.
- I need the following items.
10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
- On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
Tom, ertesi gün Mary ile buluşmak için randevu verdi.
- Tom made an appointment to meet Mary the following day.
O, ertesi gün eve gideceğini söyledi.
- He said that he was going home the following day.
Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
- Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
Lütfen beni izlemeyi durdurur musun?
- Would you please stop following me?
Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
- The audience consisted mainly of students.
Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi.
- The audience were fascinated by his speech.
Yoğun yağış ardından büyük bir sel vardı.
- Following the heavy rainfall, there was a big flood.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Tom geniş kitlenin önünde konuşma yapmaktan hoşlanmaz.
- Tom really does detest giving speeches in front of large audiences.
Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.
- The Mayor addressed a large audience.
Bu kitabın tavsiyelerini izleyerek, kendimi fakirlikten kurtarabilirdim.
- By following this book's advice, I was able to pull myself out of poverty.
Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
- Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
- The audience consisted mainly of students.
Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.
- The speech deeply affected the audience.
Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
- Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
- Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu.
- The novelist talked to a large audience.
Daha sonraki adımlar nelerdir?
- What are the following steps?
Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.
- Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.
Bir sonraki yıl o onunla evlendi.
- She married him the following year.
Biz ona sonraki pazar bir pikniğe gitmemiz gerektiğini önerdik.
- We suggested to her that we should go on a picnic the following Sunday.
Following the meeting, we all had a chat.
He had a loyal following.
See the following section.
The following wind sped us on our way.
... Consider the following scenario: you are a minor child and you have deeply religious ...
... for that reason, that you end up following and chasing ...