Biz otobüs için sıraya girdik.
- We queued up for the bus.
Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
- We queued up to get tickets for the concert.
Kuyrukta beklemekten hoşlanmıyorum.
- I don't like waiting in queues.
Otobüs durağında uzun bir kuyruk yoktu.
- There was not a long queue at the bus stop.
Mağazanın önünde uzun bir kuyruk oluşmuştu.
- A long queue had formed in front of the shop.
İngilizler kuyruklarda durmaya alışkın.
- British people are used to standing in queues.
Kuyrukta beklemekten hoşlanmıyorum.
- I don't like waiting in queues.