Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Ben biraz Japonca konuşuyorum.
- I speak a little Japanese.
Kanepede azıcık kestir.
- Take a little nap on the sofa.
Tom azıcık erken geldi.
- Tom was a little early.
Pastadan bir parça al.
- Have a little of this cake.
O pastadan bir parça alabilir miyim?
- Could I get a little piece of that cake?
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
The door was opened a little.
A little water has spilled.