a favorable circumstance or occasion

listen to the pronunciation of a favorable circumstance or occasion
Englisch - Türkisch

Definition von a favorable circumstance or occasion im Englisch Türkisch wörterbuch

opportunity
fırsat

Onu görme fırsatı kaçırmamalısınız. - You shouldn't miss the opportunity to see it.

Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın. - You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.

opportunity
olanak
opportunity
{i} fırsat, elverişli durum
opportunity
uygun zaman
opportunity
münasebet
opportunity
elverişli zaman
opportunity
firsat çıkmak
opportunity
{i} şans

Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak. - One day, all children in Malaysia will have the opportunity to attain an excellent education.

Tom başka bir şansı hak ediyor. - Tom deserves another opportunity.

opportunity
{i} uygun durum
Englisch - Englisch
opportunity
a favorable circumstance or occasion

    Silbentrennung

    a fa·vor·a·ble cir·cum·stance or oc·ca·sion

    Türkische aussprache

    ı feyvrıbıl sırkımstäns ır ıkeyjın

    Aussprache

    /ə ˈfāvrəbəl ˈsərkəmˌstans ər əˈkāᴢʜən/ /ə ˈfeɪvrəbəl ˈsɜrkəmˌstæns ɜr əˈkeɪʒən/
Favoriten